Sağlık

Sahtekarlık Sendromu: Sahtekarlık Sendromu nedir?

Hiç değerli bir şey başardığınız, ancak kendinizi şanslı veya aldatılmış hissettiğiniz oldu mu? Başarılarınızı hafife alıp yeteneklerinizden veya niteliklerinizden çok dış etkenlere mi bağladınız? Bu duygular size tanıdık geliyorsa, psikologların ‘Imposter Sendromu’ dediği şeyi yaşıyor olabilirsiniz. Tamam, ama Sahtekarlık Sendromu tam olarak nedir? Bu yaygın ama çoğu zaman gözden kaçan olguyu anlamak için derinlere inelim.

Imposter Sendromu, bireylerin başarılarından şüphe duydukları ve bir “sahtekar” olarak ifşa olma korkusuyla yaşadıkları psişik bir modeldir.

Yeterliliklerine dair dış kanıtlara rağmen, Imposter Sendromlu bireyler içsel olarak elde ettikleri başarıyı hak etmediklerine inanırlar. Başarılarını kendi beceri ve yeteneklerinden çok şansa, zamanlamaya veya diğer dış etkenlere bağlarlar.

Imposter Sendromu, başarı düzeyleri veya çalışma veya eğitim alanları ne olursa olsun herkesi etkileyebilir.

Özellikle yeni bir işe başlayan, yeni bir sorumluluk üstlenen veya yeni bir alana adım atan kişilerde sık görülür. İş yeri ile de sınırlı değildir; İnsanlar, akademik ortamlar, ebeveynlik veya yaratıcı arayışlar dahil olmak üzere çeşitli sosyal bağlamlarda Sahtekarlık Sendromu yaşayabilir.

Bu sendrom yaşa veya mesleğe göre ayrım yapmaz ve yüksek başarı gösterenleri herkes kadar etkiler. Aslında, bazı araştırmalar, oldukça başarılı ve başarılı bireylerin, Sahtekarlık Sendromu’na özellikle duyarlı olabileceğini düşündürmektedir. Bunun nedeni, kendileri için belirledikleri yüksek standartlar ve performans seviyelerini her zaman korumak için hissettikleri baskı olabilir.

İlginç bir biçimde, Sahtekarlık Sendromu genellikle döngüler halinde ortaya çıkar. Bireylere yeni bir fırsat veya meydan okuma sunulduğunda, başlangıçta kaygı ve şüphe ile tepki verebilirler.

Görev üzerinde çalışmaya başladıklarında, altta yatan korkuları nedeniyle çok fazla hazırlık yapabilir veya görevi erteleyebilirler. Görev tamamlandığında gurur duymak yerine bir ‘sahtekar’ olarak ortaya çıkmadıkları için rahatlarlar. Başkalarını aldatmak için şans, zamanlama veya beceri olarak gördükleri herhangi bir rastgele övgü veya takdiri görmezden gelirler.

Ara sıra şüphe duymanız normaldir ve birden fazla kişinin zaman zaman kendini yetersiz hissetmesi normaldir.

Bununla birlikte, Sahtekarlık Sendromu, geçici bir kendinden şüphe duymaktan daha fazlasıdır. Her zaman yetersizlik ve sahtekârlık duyguları içeren bir çabadır ve kişinin ruh sağlığı ve genel yaşam kalitesi üzerinde değerli bir etkisi olabilir.

Sahtekarlık Sendromu ilk olarak 1978 yılında psikolog Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından tanımlanmıştır.

Clance ve Imes, bu içsel sahtekârlık deneyimini ilk olarak yüksek başarı gösteren kadınlar arasında gözlemledi. Clance ve Imes yaptıkları çalışmada deneklerin başarılarını içselleştiremediklerini ve kendi yeterliliklerini kabul edemediklerini bulmuşlardır. Derecelerine, yüksek başarılarına ve başkalarının hayranlığına rağmen, bu hanımlar kendilerini hâlâ sahtekâr hissediyorlardı. Başarılarını şansa veya başkaları tarafından abartılmaya bağladılar.

Dolandırıcılık Sendromu genellikle belirli, tekrarlayan davranış ve niyet süreçleriyle karakterize edilir. Aşağıda en yaygın özelliklerden bazıları verilmiştir:

  • Kalıcı Kendinden Şüphe: Imposter Sendromlu bireyler, geçmiş başarıları veya nitelikleri ne olursa olsun, her zaman kendi yeteneklerinden ve becerilerinden şüphe duyarlar. Başarılarını hak ettiklerine inanmakta zorlanırlar.

  • Dış Faktörlere Atıf: Başarı, kişinin kendi yetenek veya yeterliliğinin bir sonucu olarak görülmekten çok genellikle şansa, zamanlamaya veya diğer dış etkenlere atfedilir. Bu, başarılarının kazanılmadığı inancına katkıda bulunur, daha çok başkalarını kendilerinden daha uzman olduklarına inandırmak için kandırmanın bir eseridir.

  • Açıklama Korkusu: Sürekli bir ‘dürüst’ olarak ifşa edilme korkusu var. Bu kaygı, özellikle yeni görevler veya fırsatlarla karşılaşıldığında önemli ölçüde kaygıya neden olabilir.

Ek olarak, Imposter Sendromlu bireyler başarılarını küçümseme veya inkar etme eğilimindedir. Başarılarından “önemli değil” şeklinde bahsedebilir veya başarıya ulaşmadaki rollerini küçümseyebilirler. Bunun dışında birkaç özellik daha:

  • Aşırı Başarı ve Mükemmeliyetçilik: İmpostor Sendromlu kişiler, yetersizlik duygularını örtbas etmek için genellikle aşırı başarılı veya mükemmeliyetçidirler. Çok yüksek standartlar belirleyebilir ve bu gerçekçi olmayan hedeflere ulaşmak için kendilerine çok fazla baskı uygulayabilirler.

  • Çekiciliğe veya İnsan Zekasına Çok Fazla Güvenmeyin:Kabul ve onay kazanmak için, Imposter Sendromlu bazı kişiler, insanların kendilerini sevmelerini sağlamak veya algılanan yetersizliklerinden kendilerini uzaklaştırmak için sosyal hünerlerini veya çekiciliklerini kullanabilirler.

  • Kendine İnanmaktan Kaçınmak: Kibirli görünmekten kaçınmak veya oburların sahtekarlık algılarını keşfetmelerini önlemek için, Sahtekarlık Sendromu olan kişiler güven göstermekten kaçınabilirler. Bilgilerini veya fikirlerini özellikle halka açık veya profesyonel bir ortamda ifade etmekten çekinebilirler.

Impostor Sendromu teşhis edilmiş bir ruh sağlığı durumu olmasa da, kişinin ruh sağlığı ve günlük işleyişi üzerinde değerli etkileri olabilir. Bu etkiler genellikle hem kişisel hem de profesyonel alanlarda ortaya çıkar.

  • Akıl sağlığı: Dolandırıcılık Sendromu ruh sağlığı için değerli olabilir. Bir sahtekar olarak maskesinin düşürülmesinden duyulan ısrarlı korku, kronik gerginliğe, endişeye ve düşük benlik saygısına yol açabilir. Bu duyguların zamanla depresyon belirtilerine katkıda bulunması alışılmadık bir durum değildir. Dahası, sürekli kendinden şüphe duyma ve başarısızlık korkusu, özellikle bedelini ‘kanıtlamak’ için fazla çalışan kişiler için tükenmişliğe yol açabilir.

  • Öz gelişim: Imposter Sendromu ile ilişkili amansız kendinden şüphe ve korku, bireysel büyümeyi ve kendini geliştirmeyi engelleyebilir. Bireyler ‘yeterince iyi’ olmama korkusuyla yeni ilgi alanları veya hobiler keşfedemeyebilirler. Bu kendi kendini sınırlayan davranış, genel yaşam kalitelerini etkileyebilir ve tam potansiyellerine ulaşmalarını engelleyebilir.

Profesyonel alanda, Sahtekarlık Sendromu kariyer gelişimini engelleyebilir.

Bireyler, kendinden şüphe duydukları ve ifşa olma korkusu nedeniyle terfi başvurusunda bulunmaktan veya yeni fırsatları kovalamaktan çekinebilirler. Bu, yeni zorlukları üstlenme veya rahatlık alanlarının dışına çıkma konusunda isteksizliğe neden olabilir. Dahası, başarısızlık korkusu ve gerçekçi olmayan yüksek standartları karşılamak için çok çalışmak, iş-yaşam dengesizliği yaratabilir ve hatta iş tatminsizliğine ve tükenmişliğe yol açabilir.

Sahtekârlık Sendromu ilgi alanlarını da etkileyebilir.

‘Dürüst olmayan’ olma duygusu, bireylerin başkalarından övgü veya takdir kabul etmesini zorlaştırabilir, bu da çatışmalara veya yanlış anlamalara yol açabilir. Sürekli maruz kalma korkusu, kişisel ve profesyonel katılımın kalitesini etkileyerek geri çekilme veya kaçınma ile sonuçlanabilir.

Sahtekarlık Sendromunun üstesinden gelmek için bazı stratejilere bir göz atalım:

Öz farkındalık: Sahtekarlık Sendromunun üstesinden gelmenin ilk adımı, varlığını tanımak ve kabul etmektir. Düşünce kalıplarınıza dikkat edin ve başarılarınızı küçümsediğiniz veya kendinizi sahtekâr hissettiğiniz anların farkında olun. Bu niyet ve duyguların, gerçek yeteneklerinizin veya değerinizin bir yansıması değil, Sahtekarlık Sendromunun bir tezahürü olduğunu anlamak paha biçilmezdir.

Kendi kendine konuşmak: Kendi kendine konuşmanı izle ve değiştir. Kendi kendinize olumsuz konuştuğunuzu veya başarılarınızı küçümsediğinizi fark ettiğinizde, bu kavramlara olumlu onaylarla yanıt verin. Kendinize becerilerinizi, başarılarınızı ve başarılarınız için harcadığınız sıkı çalışmayı hatırlatın.

Ayrıca, ne kadar küçük görünürse görünsün başarılarınızı kutlamaya özen gösterin. Bu, başarılarınızı içselleştirmenize ve onları şans ya da aldatma yerine kendi yeteneklerinizin ve çabalarınızın sonucu olarak görmeye başlamanıza yardımcı olabilir.

Çağrı Desteği: Güvendiğiniz arkadaşlar, aile üyeleri, akıl hocaları veya bir akıl sağlığı uzmanıyla duygularınız hakkında konuşun. Sahtekarlık Sendromunun sandığınızdan daha yaygın olduğunu görebilirsiniz. Diğerleri, başarılarınız hakkında daha objektif bir görüş sağlayabilir ve cesaretlendirme ve pekiştirme sunabilir.

Öz Şefkat: Kendine iyi davran. Sahtekarlık Sendromu, mükemmeliyetçilik ve başarısızlık kaygısından beslenir. Herkesin hata yapabileceğini ve zayıf yönleri olduğunu kabul edin; Seni sahtekar yapmazlar, seni insan yaparlar.

Sahtekarlık Sendromu ve Gerçeklik Kontrolü: Başarılarınızın ve başarılarınızın bir listesini yapın ve sahtekârlık duygularının sizi ele geçirdiğini hissettiğinizde listeyi gözden geçirin. Bu ‘Gerçeklik Kontrolü’, fikirlerinizi duygulara değil gerçeklere dayandırmanıza yardımcı olacaktır.

Profesyonel Yardım:Dürüst olmadığınıza dair duygularınız önemli ölçüde gerginliğe neden oluyorsa veya yaşamınızı etkiliyorsa, bir akıl sağlığı uzmanından yardım almayı düşünün.

Sahtekarlık Sendromu, bir kişinin kişisel ve mesleki yaşamı üzerinde değerli bir etkiye sahip olabilecek yaygın bir olgudur.

Varlığını tanımak ve etkilerini anlamak, bu sendromun üstesinden gelmenin ilk adımıdır. Unutmayın, herkesin kendinden şüphe duyduğu anlar vardır, ancak bu şüphenin eylemlerinizi ve kararlarınızı kontrol etmesine izin vermemek çok değerlidir. Imposter Sendromu yaşam kalitenizi etkiliyorsa profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.

inonuhaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu